Meraklı Rakun

Merhaba!

Meraklı Rakun yayın hayatına başladı. Merak ettiğimiz şeyleri sizlerle paylaşmaya başlıyoruz, paylaştıkça büyümeyi umuyoruz.

Evdeki Spor Salonu

Sağlıklı yaşamak için spor salonlarına gitmenize gerek yok!

Türkiyede Magic the Gathering

İnceleme ve Sorunlar bu başlıkta.

Kickstarter

Projeniz için desteğemi ihtiyacınız var?

Sağlıklı Ses için Vokal İpuçları

Sesinize olan sevginizi nasıl gösterebilirsiniz?

5 Nisan 2015 Pazar

Magic the Gathering ve Türkiye Sorunsalı

Magic the Gathering yıllar yıllar önce 1993 te bir matematik profesörü olan Richard Garfield tarfından yaratılmış. Magic masa oyunları arasında en sevdiğim tarz olan stratejik kart oyunları sınıfında. Çok eskiden Yugi-oh ve Pokemon kart oyunlarının hastasıydım. Magic bunlardan farklı olarak sürekli kendini güncelleyen ve diğerlerinden biraz daha ciddi olan bir oyun. Ki adamlar her yıl yeni bir hikaye ile yeni kart serileri çıkarıyor. Buna ticari yönden bakabiliriz ne kadar çok kart o kadar çok şirkete para fakat bence böyle düşünüp kötülemeye lüzum yok ki oyunun böyle canlı kalabilmesi takdiri hakediyor. Şuan Dragons of Tarkir serisi satışa sunulmuş durumda. Bu seri Khans of Tarkir bloğunun son parçası. ( Khans of Tarkir > Fate Reforged > Dragons of Tarkir)


Oyunu kartları satın alarak arkadaşlarınızla oynayabilir veya mevcut lisanslı Magic the Gathering noktalarında oynayabilirsiniz. Lisanslı noktalarda turnuvalar yapılıyor her hafta. Bu mekanlardan ve ayrıntılarından yazının devamında bahsedeceğim.

Bunun yanı sıra Steamden oyunun dijital versiyonunu alıp online olarak başka insanlarla oynayabilirsiniz. Her sene yeni versiyonu çıkıyor. Fakat benim görüşüm gerçek kartlara dokunmanın hissi bir ayrı güzel.



Biraz oyun kurallarının üzerinden geçmek gerekirse.
- Her oyuncu 20 HP (Can Puanı) ile başlar, amaç bunu 0a indirebilmektir.

- En az 40 kart olmak zorunda. Fakat standart deste 60 kartlık ( Constructed ) ve 100 kartlık ( Commander ) desteler bulunmakta.

- Bir desteye aynı isimli karttan en fazla 4 tane konulabilir. ( Eskiden bu kural yoktu fakat dengeleri çok bozuyordu. )

- Her turn ( sıra sana geldiğinde ) bir land kartı oynayabilirsin. Land kartları oyunlardaki mananın karşılığı. Büyü yapmak için veya creature ( yaratık ) kartı sahaya sürebilmek için yeterli miktarda land kartının oyunda olması gerekiyor. Ve bunun tap pozisyonunda olmaması yani kullanılmamış olması gerekiyor.

- Oyunda bazı fazlar bulunmakta sıra sana geçtiğinde bunları yapmak gerekir. Bunlar sırasıyla;
  Untap: Tap pozisyonda olan yani kullanılan veya oyuna tap pozisyonda giren kartın açılma evresi.
              Bu sıra tekrar sana döndüğünde veya bazı özel kartların kullanılmasıyla olur.
  Upkeep: Bu evrede daha önce yapılan büyülerin veya girilen kartların mana değeri geri ödenir.
  Draw: Kart çekme evresi.
  Main Phase 1: Bu evrede land kart oynanır ve büyü yapılabilir.
  Combat Phase: Bu saldırı evresidir. Saldırı mantığı biraz farklı sahada bulunan creaturelara                                          saldıramıyorsunuz. Hedef direk karşı oyuncu yani Planeswalker. Karşı oyuncu                                      istediği kartla saldırganı blocklayabiliyor. Fakat bazı özel kartlar blocklanamıyor, bu                            üzerinde belirtiliyor Cannot Block şeklinde. Aynı zamanda bazı özellikli kartlarda                                her kart tarafından blocklanamıyor. Mesela Flying özelliğine sahip bir yaratığı                                      blocklayabilmek için Reach özelliğine sahip bir creature a sahip olan gerekiyor.
Main Phase 2: İlk main phase de land oynamadıysanız oynayabilir veya yeterli mananız var ise büyü                           yapabilirsiniz. ( Yaratık çıkarmakta büyü sayılıyor, bu oyunda herşey büyü. )
End Phase: Burada eliniz sona eriyor, karşı tarafa bildirmelisiniz.

- 6 farklı kart cinsi var. Bunlar Land ( Mana ), Creature ( Yaratık ), Artifact ( Kutsal Nesne ), Sorcery ( Standart Büyü > Sadece Main Phase de kullanılabiliyor), Instant ( Anlık Büyü > Manan olduğu her an kullanabilirsin karşı oyuncunun sırasında bile. ), Enchantment ( Güçlendirme ).

- Kırmızı ( Mountain ): Savaşı simgeler, kartları agresif ve hızlıdır.
  Mavi ( Island ): Bilgeliği simgeler, büyü ve karşı büyü konusunda ustadırlar.
  Yeşil ( Forest ): Doğayı ve yaşamı simgeler. Yaratıklar konusunda uzmandır.
  Siyah ( Swamp ): Ölümü ve karanlığı simgeler. Şeytani yaratıkların bulunduğu destedir.
  Beyaz ( Plains ): Korumayı simgeler. Korumaya ve güçlendirmeye yönelik bir destedir.

- Oyunda kartları çektiğimiz Library ( Kütüphane ), Graveyard ( Mezarlık ) ve oyun alanı olmak üzere 3 ayrı bölge bulunur. Ve son olarak exile özelliği var, graveyarda giden yaratıklar geri çağırılabiliyor veya mana olarak kullanılabiliyor zaman zaman yani mezarlık oyuna etki gösteriyor fakat exile olan kart tamamen yok oluyor, hiçlikte kayboluyor.

Magic Türkiye Sorunsalı

Türkiye'de Magic oynayabilmek gerçekten büyük bir sorun hem maddi açıdan hemde kartların ulaşılabilirliği açısından. Buraya Amerika'dan gelen kartlar inanılmaz pahalı bir booster yani 15 kartlık paketi 18-20 lira gibi bir fiyata temin edebiliyorsunuz. İdare edebilecek bir deste çıkarmak için en az 100 lira harcamak gerekiyor yani, intro packler 70 lira, pre-release paketleri 100 lira gibi fiyatlara sahip. Bu yüzden ekonomik açıdan özgür olmak gerekiyor bu oyuna gönül verebilmek için ki gerçekten bu oyun bir lüks. Kartlara ulaşmakta çok zor ülke dışından getirtmek istendiğinde oldukça ucuza mal oluyor fakat neredeyse hiçbir firma Booster yollamıyor Türkiye'ye bunun sebebi gümrük problemleri. Sadece kart kutusu, kılıf gibi aksesuarları yurt dışından temin edebiliyoruz. Ha unutmadan Singlelar yani tek kartları da yurt dışından sipariş edebiliyoruz. Ülkemizde temin edebileceğimiz yerlerde sınırlı. Ya şans eseri denk geleceksiniz. Veya lisanslı satış noktaları var. Yazının altında vereceğim bunları. Lisanslı noktalar çok önemli bence ki Friday Night Magic diye bir olay var. Bunun kapsamında dünyanın her yerindeki Magic noktalarında Cuma günleri toplanılıyor, oyuncular birbiriyle çarpışıyor ve ödüllü turnuvalar yapılıyor. İstenirse sahip olduğumuz kartlarla savaşabilceğimiz turnuvalar, istenilirse de draft adı altında orda rastgele kartlarla oluşturulmuş destelerin çarpıştığı turnuvalar bulunmakta. Drafta katılırsanız oluşturduğunuz deste sizde kalıyor. İster pahalı kartları toplayıp bilerek yenilebilir, isterseniz kusursuz bir deste oluşturup birinci olabilirsiniz.

Daha anlatacak gerçekten çok şey var fakat bir tanıtım ve bilgilendirme yazısı olarak kalmasını istiyorum bu yazının. Konu hakkındaki herhangi soruyu mail adresimizden bize sorabilir veya magic forumlarında arayabilirsiniz.

Kartları satın alabileceğimiz internet sitesi: Aha burda

Lisanslı Magic Noktaları:

İzmir / Karşıyaka > Kule Sakinleri
Ankara / Kavaklıdere > Oversoul Hobby Store
İstanbul / Beşiktaş > Pegasus Oyuncak
İstanbul / Kadıköy > Sığınak Kafe


                                       




16 Haziran 2014 Pazartesi

Joe Bonamassa 2014 Albümünü Duyurdu - Different Shades of Blue


Ünlü rock blues gitaristi Joe Bonamassa nın yeni solo albümünün çıkış tarihi 22 Eylül 2014. Ayrıca albümün en önemli yanı Joe nun tamamen kendi elinden çıkmış ilk albümünün olması, söz-müzik herşey kendinin bu sefer kısaca. Uzun süre sadece gitarını dinleyebildiğim ve beğendim daha sonra vokalinide duyup beğendim Joe Bonamassanın albümünden beklentim büyük açıkcası. Haydi hayırlısı !

Yes Yeni Albümünü Duyurdu - Heaven & Earth


Ünlü progressive rock grubu Yes yeni albümlerini duyurdu. Albümde 8 şarkı bulunmakta. Albümün mixleri Billy Sherwood tarafından yapılmış. Artworkler ise Roger Dean elinden çıkmış. Albümün çıkış tarihi 21 Temmuz 

Açıkcası çılgınlar gibi takip etmememe rağmen duyduğum oldukça mutlu oldum, eski grupların hala aktif olduğunu görmek hala ürettiklerini görmek beni hem etkiliyor hemde mutlu ediyor. Beni benden alan ise endüstriye ayak uydurmaya çalışmadan üretmeleri, bu yüzden büyük beklentim var. Tabi ki hayal kırıklığına uğradığımda oluyor haydi bakalım.

Tracklist:

Believe Again
The Game
Step Beyond
To Ascend
In A World Of Our Own
Light Of The Ages
It Was All We Knew
Subway Walls
 

15 Ekim 2013 Salı

Pearl Jam 2013 Albümü - Lightning Bolt

Daha önce burada ön incelemesini yapmıştım albümün, buradan okuyabilirsiniz. Sonunda satın alabildim albümü.

Albümün temposu genelde yüksek ilerlemiş 4 adet yavaş akustik ballad tadında şarkı var ki beni oldukça tatmin etti. Daha önceki albümlere baktığımızda bu durum Pearl Jam adına bir yenilik ki böyle olmasını bekliyorum yaşlar ilerledikçe tarz biraz yumuşuyor. Fakat şarkıların stili, kullanılan tonlar, motifler Pearl Jam karakteristiğini kaydetmemiş.

Dikkatimi çeken diğer bir durumda Eddie Vedder'ın vokal stili. Ses rengi zaten eşi bulunamayacak biri, eski albümlerinde sesini çok daha güçlü, sert kullanıyordu. Bu albümde ise Into the Wild Soundtracklerinde ve Ukulele Songs albümünde kullandığı yumuşak naif sesini kullanmış, vokal şarkının içine daha gömülmüş hissettiriyor kendini. Zaten konserlerindede bunu yapıyordu daha az hareket daha fazla duygu vardı, şahsen benim hoşuma giden bir durum.( Demek değil ki hep yumuşak bazı şarkılarda çok güçlü kullanılmış sesi özellikle albümün adını aldığı Lightning Bolt şarkısında bir metal solisti gibi kullanmış sesini. )

Sonuç olarak beklediğime değdi albüm zevkle dinliyorum, tavsiye ederim. Daha önce Tracklisti vermiştim, yine vereyim okurken karşınızda olsun.

1. "Getaway"  

2. "Mind Your Manners"  

3. "My Father's Son"  

4. "Sirens"  

5. "Lightning Bolt"  

6. "Infallible"  

7. "Pendulum"  

8. "Swallowed Whole"  

9. "Let the Records Play"  

10. "Sleeping By Myself"  

11. "Yellow Moon"  

12. "Future Days"  



12 Ekim 2013 Cumartesi

Duman 2013 Albümü - Darma Duman


Site henüz yeni olduğu için yeni albümleri çıktığı anda efektif olarak inceleyemiyorum fakat bu durum yavaş yavaş düzelecektir. Neyse efenim incelemeye küçük bir Vikipedia alıntısıyla başlamak istiyorum.

Darmaduman, Duman grubunun 12 Eylül 2013'te çıkarttıkları müzik albümüdür. "Yürek", "Gözleri Kanlı" adlı şarkılarının söz ve müziği Ari Barokas'a, "Akıbet", "Öyle Dertli" adlı şarkılarının söz ve müziği Batuhan Mutlugil'e," Sınana Sınana" adlı şarkılarının söz ve müziği Cengiz Baysal'a, diğer şarkıların söz ve müzikleri Kaan Tangöze'ye aittir.

Öncelikle söylemem gerek ki Duman her zamanki Duman. Sound ve tarz açısından hiçbir değişiklik, farklı deneme veya şaka yok. Standart Duman albümü stilinde bir albüm olmuş yani. Fakat önceki albümlerle kıyaslar isek albümün temposu daha düşük, düşük tempolu şarkıların sayısı eski albümlere bakıldığında oldukça fazla. Ki bu şarkılar çok tatlı olmuş, grunge olmasına rağmen türkü havasında şarkılar mevcut albümde. Bildiğiniz gibi son zamanlardaki gezi olayları adına yapılmış "Eyvallah" bu albümün 2. şarkısı olarak dinlemeye sunulmuş, beni oradan çok güzel yakalamış durumda. Ha birde final şarkısı olan Sınana Sınana isimli şarkı inanılmaz blues ögeleri içeriyor, çok hoş olmuş. Tekrar önceki albümler ile karşılaştırırsak bu albüm daha bir ilgi çekici hale gelmiş.

Inanıyorum ki albümde bulunan bir çok tatlı ve akılda kalıcı melodi Duman hayranlarını ve diğer insanları çok güzel bir biçimde yakalayacak.

Tracklist:
  1. "Seviyorsan İnanıyorsan"
  2. "Eyvallah"
  3. "Deli"
  4. "Yürek"
  5. "Köpekler"
  6. "Akıbet"
  7. "Saldır"
  8. "Kolay Değildir"
  9. "Gönül İster"
  10. "Gözleri Kanlı"
  11. "Öyle Dertli"
  12. "Melankoli"
  13. "Sınana Sınana"

8 Ekim 2013 Salı

Edgar Allan Poe - Şiirler


" Bu kitabı, düşlerin tek gerçeklik olduğuna inananlara adıyorum. "
                                                                                                              Edgar Allan Poe

Bu kitabı bir süredir evire çevire okuyorum. Bütün şiirleri diye almama rağmen bütün şiirleri yok fakat çok güzel bir koleksiyon kitabı. Özellikle kapağı beni etkiledi, kullanılan renkler çok iyi görünüyor. Gerçekten güzel bir derleme kitap iyi kısa şiirleri ve hikaye tadında şiirleri mevcut. Kitapta şiirlerin ingilizce ve çeviri versiyonları yanyana konulmuş ve çeviriler oldukça başarılı. Fakat ingilizce okuyup o melodiyi hissetmek mükemmel bir his.


Vikiye başvurup biraz Edgar Allan Poe dan bahsetmek gerekirse.
Edgar Allan Poe (d. 19 Ocak 1809 - ö. 7 Ekim 1849), ABD'li şair, kısa öykü yazarı, editör ve edebiyat eleştirmeni.
Amerikan gotik edebiyatın öncülerinden biridir. ABD'nin ilk kısa hikâye yazarlarından olan Poe modern anlamda korku, gerilim ve polisiye türlerinin de öncüsüdür.

Ki biliyormusunuz bilmiyorum Yeni Türkünün Yağmurun Elleri şarkısı bir Edgar Allan Poe şiiridir.






Kitaptan bir şiir paylaşıp yazımı bitiriyorum.


FROM childhoods hour I have not been                        
As others were; I have not seen                                     
As others saw; I could not bring                                    
My passions from a common spring.                             
From the same source I have not taken                          
My sorrow; I could not awaken                                      

My heart to joy at the same tone;
And all I loved, I loved alone.
Then- in my childhood, in the dawn
From every depth of good and ill
The mystery which binds me still:
From the torrent, or the fountain,
From the red cliff of the mountain
Fron the sun that round me rolled
In its autumn tint of gold,
From the lightning in the sky
As it passed me flying by,
From the Thunder and the storm,
And the cloud that took the form
(When the rest of Heaven was blue)
Of a demon in my view.


Şair diyor ki:

Başkaları gibi değildim çocukluktan beri,
Görmedim başkalarının gördüğü gibi-
Ortak bir pınardan almadım tutkularımı,
Aynı kaynaktan almadım kederimi.
Uyandıramadım yüreğimi sevince aynı seste
Ve sevdiğim herşeyi yalnız sevdim.
Sonra çocukluğumda kasırgalı
Bir yaşamın şafağında iyinin ve
Kötünün her türlü derinliğinden
Çekildi hala bağlayan gizem beni.
Selden ya da kaynaktan-
Kızıl uçurumundan dağın,
Güneşten, Ağustosun altın rengiyle
Çevremde dönen--
Gökteki şimşekten uçarak
Beni Geçerken-
Gökgürültüsünden, fırtınadan
Ve o buluttan
-Maviyken göğün kalan kısmı-
Gözümde bir şeytanın şekline giren.

4 Ekim 2013 Cuma

Gitar Metodlarına Göz Atalım - Bölüm 2: Bora Uslusoy Solo Gitar Metodu

Yazılmış sayılı iyi türkçe gitar metodlarından biri olan bu kitaptan bahsedelim birazda. Öncelikle yine yazardan bahsetmek istiyorum.

Bora Uslusoy, 1972 yılında İstanbul'da doğdu. Orta okul ve liseyi Özel Tarhan Koleji'nde okudu. 1990 yılında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'ne girdi. Okulda tanıştığı Nev'in teşvikiyle gitar çalışmalarına ağırlık verdi. Kısa süre sonra öğrenci kahvelerinde gitar çalıp şarkı söylemeye başladı. 1993-1996 yıllarında ilk grubu Pandora ile Caravan, Hayal Kahvesi, Kemancı gibi klüplerde sahne aldı. Bu grupla MTV News'ta yer aldılar. 1995-1996 döneminde yayınlanan Hit Sound ve Soundmag dergilerinde editör olarak görev aldı ve 'gitar yazıları' yazdı.1996'da Musicians' Institute London, Guitar Institute of Technology (GIT)'ye girmeye hak kazandı. Dünya çapında bir üne sahip bu müzik okulunda solo ve ritm gitar, armoni, şarkı yazarlığı ve benzeri konularında çalışmalar yaptı. Evet bu sefer kopyala yapıştır yaptım, eğer kendi fikrimi söylemem gerekirse Türkiyede müzik yapan sevdiğim gitaristlerden ki bu konuda seçiciyimdir. Ve eğitmen olarak yaptığı çalışmalarda hoşuma gitmekte, ne kadar paylaşırsan o kadar güçlenirsin tahminimce oda bilgilerini olduğunca paylaşmaya çalışıyor.

Neyse efenim kitaba geçelim. Öncelikle bahsetmek istediğim kitabın önünde yazan elektrik, akustik ve klasik gitar için.. ibaresi. Bunu görüp direk geçmemek gerekiyor burda bahsedilen kitabın tek bir tarz üzerine yazılmamış olduğu buda demek oluyor ki eğer Rock / Metal gitarda ustalaşmak istiyorsanız sizin riff/lick haznenize inciler katabilecek bir kitap değil veya tekniğinizi kusursuzlaştırabilecek bir kitap değil, tabi ki bu benim şahsi fikrim. Fakat temeli yerleştirmek için tekniklerin mantıklarını anlayabilmek ve uygulayarak pekiştirmek için mükemmel bir kitap. Aşırı sade, anlaşılması çok kolay bir metod. Tekrar söylüyorum ama egzersizlerin eğitici olduğuna eminim test edilmiştir. İçeriğinden bahsetmek gerekirse. Sol sağ el koordinasyon sağlama çalışmalarıyla başlıyor kitap, alternate picking, hammer-on pull-off, kromatik egzersizler, temel diziler, dizileri oturtmak için kullanacağımız sequence ler, tremolo çalışmaları, pentatonik dizi uygulamaları, bending, sweep pickingde işimize yarayacak olan matris etüdü, parmak açma çalışmaları, modlar ve speed picking (  sweep picking veya shredding ile karıştırmayın hızlı penalama sadece bu. ) çalışmalarıyla devam ediyor. Üst seviye bir kitap değil kesinlikle temel gitar duruşlarını öğrenip biraz fikir sahibi olunduğunda gitar hakkında direk başlanılabilecek bir kitap bu.

Son olarak kitabın sonunda bir armoni bölümü var ki benim en beğendiğim tarafı kitabın, en çok işime yarayan yeri. Çok kolay ve tatlı bir biçimde dizilerin kurulma prensibiyle başlamış ve çoğu akor türünün nasıl kurulacağını anlatıp formüllerini vermiş Bora bey. Açıkçası armoniye giriş yaparken bir çok klasik armoni kitabında boğuluyordum algılamak çok zordu ki kafam karışmıştı çıkamıyordum işin içinden sonra kitabın arkasında ki bu kısmı keşfettim ve dizi akor prensiplerini bu kitaptan öğrendim o yüzden teşekkürler!

28 Eylül 2013 Cumartesi

Evdeki Spor Salonu - Bölüm 4: Lesmills Combat






Evimizde uygulayabileceğimiz spor programlarından bir tanesi olan Les Mills Combat (LMC) yağ yakmayı amaçlayan ve kondisyonunuzu geliştirirmek için dövüş sanatları tekniklerini harmanlayan bir program. Zorluk olarak 3 seviyeden oluşan LMC yeni başlayanlar için uygulaması güzel ve zevkli.

LMC' ye başlamadan önce The Basics videosunu izlerseniz eğitim esnasında kombine edilen hareketlere kolay ayak uydurabilir ve antremanlardan daha çok verim alabilirsiniz.


Gitar Metodlarına Göz Atalım - Bölüm 1: Troy Stetina Heavy Metal Rhythm Guitar Vol 1


Küçük küçük herkese yararlı olabilecek gitar metodlarından bahsetmeye başlayacağım. Şuan incelediğim ve uyguladığım metod kitapları arasında en etkili olanları hep Troy Stetina'nın elinden çıkmış olanlar oldu. Zaten metal veya rock gitar öğrenmek isteyen herkesin 1-2 denemeden sonra aldığı kitap bu kitaptır. Oldukça zekice ve kafa karıştırmayan metodlar yavaş yavaş hepsinden bahsedeceğim. Bu arada Troy Stetinanın yazdığı metodlar birbirinden bağımsız değil, karışık çalışılabilmesine rağmen kitaplar arasında hiyerarşik bir durum var. İlk çalışmanız gereken kitap Heavy Metal Rhythm Guitar Vol 1 bu yüzden.

Kitapla ilgili konuşmadan önce yazardan bahsetmek istiyorum. Troy Stetina 1963 doğumlu  Amerikada yaşayan, rock/metal gitar üzerine çalışmış bir virtüöz. Second Soul, Dimension X, Exottica, Set the World on Fire gibi gruplarda çalmış ve solo çalışmaları var. Bu konuda pek şansı tutmamış olacak ki çok fazla bilinmiyor albümleri. Ününü yazdığı metodlar ve eğitmenliğiyle kazandı. Tabi ki küçümserseniz bu kelimelerden sonra tekniğini ve çalış stilini görünce kendinize kızarsınız.


 Kitaptan bahsetmek gerekirse, index kısmını tarattım koydum kenara. İsmindende anlayacağınız üzere kitap ilgili müzik türünde armoni kısmını nasıl oluşturacağınız hakkında fikirler verip, teknikleri öğretiyor. Power akorlar, bunların kullanımı, power slide, ritmik düşünme, palm muting, left hand muting, aksan katma, akor basarken vibratoyla yapılan havalı hareketler, bol bol diad ve triad bilgisi, arpej, bending, ritm çalarken süsleyebileceğimiz hammer on ve pull off fikirleri ve birkaç dizi üzerine alıştırmalar kitabımızın içeriğini oluşturuyor. Hepsi zorluk sırasına göre sıralanmış. Kitapta sağlam temelin üzerine tekniği oturtma mantığı var.



Tüm bu güzelliklerden yararlanmak için çok fazla olmasada gitar bilgisine sahip olmanız gerekiyor. Her bölümün başında güzel bir şekilde çalışılcak teknik anlatılıyor, güzel örnekler veriliyor olsada yeni başlamış bir gitarist adayının algılayabileceği gibi şeyler değil. Direk bu kitaba dalarsanız bahsettiğim temelin üzerine tekniği oturtma olayı başarılı olmaz ve hayal kırıklığı yaratır. Bir kaç ipucu vermem gerekirse, ingilizceniz yeterli değilse bile yazıları anlamaya çalışın. Çünkü o yazılarda tekniğin inceliklerinden bahsediliyor. Egzersiz yaparken metronom kullanın ve metodun yanında gelen Cd deki ses dosyalarını kesinlikle dinleyin, sizin çalışınızın o ses dosyalarındaki çalışa benzemesi hatta aynı olması gerekiyor. Mümkün olduğunca irdeleyerek ilerleyin, gerekiyorsa yarım saat tek bir egzersizi uygulayın fakat burda ki can alıcı nokta gerçekten ihtiyacınız olduğuna emin olmanız eğer kusursuz değil iyi çalıyor ve sıkılmaya başladıysanız geçin. Başarısız olursanız moral bozmayın sakın peşini bırakmayın. Kas hafızasını eğitmek zordur. Güzel yanını saatlerce çalışıp beceremediğiniz bir alıştırmayı ertesi gün daha rahat çalmaya veya öğrenmeye başladığınızda ortaya çıkacak.

27 Eylül 2013 Cuma

Songsterr Nasıl Bir Sitedir?


Songsterr.com oldukça işlevsel bir site müzisyenler için. Özellikle gitar çalan kişiler şarkıları öğrenmek için Guitar Pro nun ne kadar etkili bir yol olduğunu bilir. Ki ilk keşfettiğimde benide çok etkilemişti. Tablar ayrıntılı şekilde gösteren aynı zamanda ritmi gösteren bir program. Durdurup, yavaşlatıp ilerletip araya kendimiz notalar ekleyebiliyoduk. Sadece gitar için değil diğer enstruman tablarınıda bulabiliyorduk. Tabi bir problem vardı, Guitar Pro tablarının öyle heryerde kalitelisini bulmak pek zordu. Rate sistemi bozuk anlayacağınız. Geçmiş zaman kullanıyordum yazımda şu an vazgeçtim havalı olur diye düşünmüştüm sıkıcı oldu. Evet, rate sistemi bozuk Guitar Pro tablarını yayınlayan sitelerin. Bu sebeple şarkıyı iyice bilerek ve müzik bilgisine sahip olarak bütün tabı inceleyip en iyisini bulmak gerekiyordu çalışmamızım hatalı olmaması için. Songsterr da bu problem olabildiğince çözülmüş. Kaliteli tablar sitede kalıyor, hatalılar yok ediliyor. Böylece zaman kazanmış oluyoruz.

Yanda görüldüğü gibi sistem Guitar Pro ile aynı. Çalışmak istediğimiz enstrumanı seçip tabların dökümünü görebiliyoruz. İstediğimiz enstrumanı susturup onun yerine biz çalabiliyoruz. Ücretsiz bir şekilde aradığımız çoğu şarkının tabına ulaşma imkanımız var. İşin kötü yanı bu kadar güzel ücretsiz içeriğe ve hareket imkanına rağmen birde Songsterr Plus adı altında ücretli üyelik sistemi var. Sadece ayda 9.90 USD veren kişiler Tam Ekran Yapma, Metronom Değiştirme, Print, Zoom, Volüm Ayarı gibi özellikleri kullanabiliyor. Bir kaç ıvır zıvır daha getirisi var etraftaki reklamları kaldırma gibi.

Neyse efenim bizde büyütmeden çalarız ekranı. Sitenin bir güzel yanı daha var. Guitar Pro tablarında türkçe şarkıları bulmak çok büyük bir problem, problem demek az kalır yok etrafta hiç. Yazıp yazıp arkadaşlarıma elden vermişliğim vardır, paylaşmak cidden aklımın ucundan geçmemişti heralde herkes aynı kafada. Fakat Songsterr da birçok türkçe parçaya erişebiliyoruz, aktif türk paylaşımcılarda var yani. Tabi yine sayı kısıtlı, az duyulmuş parçaların tablarına denk gelmek çok büyük şans işi. Ayrıca bitirmeden sitenin Android ve iOS uyumlu uygulamalarıda var, dayanamadım satın aldım hiç pişman değilim. Arayüzü çok hoş, kullanımı çok rahat. Sokakta hiç bilmediğim bir parçayı öğrenip, çalıp hava atabiliyorum yani.

Tek Korkmak İstemeyenler İçin Faceless Geliyor

Son zamanlarda Amnesia serisinin başlattığı yeni bir korku oyunu furyasının olduğunun farkındasınızdır sanırım. Ben şahsen çok Amnesia gibi oyunları uzun süreli oynayacak kadar cesur değilim ama bu tarz oyunları hep co-op ve yine korkutacak biçimde oynamak istemişimdir.


Faceless ile karşılaşmam beni gerçekten heyecanlandırdı. Hem arkadaşlarımla oynamak istediğim hem aslında pek oynamak istemediğim bir oyun gibi göründü gözüme. Böyle söylüyorum çünkü oyunun Co-Op ve Multiplayer modları bulunuyor ve anlatılanlara göre oldukça eğlenceli olacağa benziyor.

Oyun hakkındaki bilgilerden birazcık daha bahsersem:
Faceless oyunu oynaması tamamen ücretsiz (f2p), çok oyunculu bir hayatta kalma-korku oyunu. Oyunda amacımız ise çevremizde var olan gizemli oyuncak bebekleri toplamamız ve peşimizde gezinen 'varlık' tarafından öldürülmemeye çalışmamız oluyor. 

Oyuncuların bebekleri toplayabilmesi için koordine bir biçimde hareket etmeleri gerekiyor ki bu hayatta kalmaları için şanslarını daha arttırıyor. Oyunun içeriğinde silahlar bulunmuyor, tek silahımız iç güdülerimiz.


Bu kadar beraber gezecek isek ne anladık bu işten? Onu da düşünmüşler bir nebze aslında, oyunda çoklu oyunculuğu zorlaştıracak bazı özellikler eklenmiş:

-Eğer ölüyseniz kimseyle konuşamıyorsunuz. Zaten konuşsanız bile serbest kamera modu gibi bir mod yok, arkadaşlarınızın gözüyle görüyorsunuz. Bu da onlara bilgi vererek işlerini kolaylaştırmanızı önlüyor.

-Oyuncular oyuna başlarken birbirlerinden ayrı şekilde haritaya dağıtılarak başlıyor. Yani her gördüğünüze "Karşimmm!" diye koşmayın.

-Sesli iletişim sadece bölgesel olarak iş görüyor. Yani eğer başka bir oyuncu sizden uzaksa sesi de uzaklardan gelecek. Korkutucu değil mi? (Biri Skype dedi orada ben duydum!)

-Oyuncu sayısı bir ile dört arasında.

-Oyuncular kendi haritalarını tasarlayabilecekler ve oyun bunu destekleyecek.

Oyunun içinde farklı modlarda var, mesela bunları özetle açıklarsam:


Bebek Mod: Oyuncak bebekleri topladığımız oyun modu bu, yani oyunun resmi modu. Oyuncular bebekleri arayacaklar ve 'Varlık' onları ararken ölmemeye çalışacaklar.

Karşılıklı Mod: Bir-Dört kişilik oyuncu gurubu bebekleri ararken içlerinden birisi 'Varlık' olarak onlara zor anlar yaşatacak. Yeteneği ise sadece oyuncuların arkalarına ışınlanabilmekken oyuncular bebeklerin %75'ini topladıklarında hareket edebilme yeteneği kazanacak.

Kaçış Mod: Bu modda yapmamız gereken görevlerimiz yok bu mod içinde sadece kaçıyoruz canımızı kurtarabilmek için.

Özetlersek bayağı korkunç anlar yaşatırken çokta eğlenebileceğimiz bir oyun olacağa benziyor Faceless. Şu an yapım aşamasında olduğu için birazcık daha sabretmemiz gerekli ama o zamana kadar fragmanıyla yetinmelisiniz.


25 Eylül 2013 Çarşamba

S.H.I.E.L.D. Ajanları Sahada

Uzun zamandır beklenen Marvel's Agents of S.H.I.E.L.D. dizisi sonunda başladı.


Marvel denince hemen akıllara Örümcek Adam, Hulk, Wolverine, Demir Adam gibi süper kahramanlar geliyor değil mi? Bu sefer işler biraz farklı. Süper kahramanlar ortalıkta görünmediği zaman insanları tehlikelerden koruyan gizli bir kuruluş olan S.H.I.E.L.D.'ın etrafında dönüyor bu sefer olaylar.

Dizi, 'The Avengers' filminde bir süre sonrasında başlıyor. Kahramanlar istilayı durdurduktan sonra (ve dönerleri hüplettikten) ortadaki pislikler temizlenmiş ve S.H.I.E.L.D. kuruluşu süper güçleri olan kişileri ve bir çok olayı örtbas etme görevine başlamışlar.



İnsanlığın henüz hazır olmadığı gerçekleri muhafaza etmek ve tehditleri durdurmak onların görevi. Süper güçleri olmasa bile başlarında Rıza Baba gibi Ajan Coulson var. (The Avengers'da ölmemiş miydi?)



Dizi bana izlediğimde biraz Leverage dizisini anımsattı, tek farkı sanırım ilandan müşteri gelmeyecektir bu sefer. Ama her karakterin kendi becerileri ile olayı çözmeleri ve Ajan Coulson'ın Rıza Baba ile Nathan Ford arasında gidip gelmesi bayağı hoş göründü. Umarım dizinin iyi bir geleceği olur ve fantastik şeyler görmeye devam ederiz.